10 Aralık 2013

Orada, bir ev var uzakta.

Bir sonraki durak o kadar da uzakta değilse alması çok zor bir karar olabiliyor on dakika sonraki otobüsü yaprakları arasından yağmurun ufak ufak çiselemesine aldırış etmeyen bir ağaç altında beklemek. "İki adım yürü yahu ne olacak" argümanının zihnimin koridorlarını çıtır pıtır kemirmesine boyun eğiyor ve yürümeye başlıyorum. Sıradaki durağa pek kısa zamanda ulaşınca hiç üstelemeden bir sonrakine yollanıyorum. Yolum sucuk yolu, inceden farkındayım, ama hiç bozuntuya vermeden göğsümde yumuşatıyorum sert yağmur katrelerini. Yüzümde gözümde de yumuşatıyorum tabii haliyle; yağmur adres sormaz ki, yaktın beni en derinden...

5 Aralık 2013

5 Aralık.

Aralık daha erken bu sene. Eylül sonrasını çiz, bomboş. Hatta burayı toptan çiz aslında.

Zaman kavramının yanıltıcı olduğunu düşünüyor ve fakat yine de alamıyorum kendimi gecikmelerden bazı bazı.

Yoruldum demek çok ayıp.