27 Aralık 2012

Şimdi bana kaybolan mumlarımı verseler.

Daha çok nefes ekmek lazımdı bu sayfaların toprağına ama hep saçların dolandı parmaklarımın arasına. Oysa bana kaybolan mumlarımı verseler şimdi, yakar mıydım seni, kendimi, her şeyi... Turp sıkayım kıvılcımına...

İğne iğne soğuklar, büklüm büklüm sessizlik. Kimse yok, toz bile. Kütüphanede yatıyor, kuru tellerden öksürüyorum. Bir yudum su içmedim yine bugün, kim bilir neredesin.

8 Aralık 2012

Soğuk.

Üşüyor, kalemi tutamıyorum. Ellerim soğuk. Hayat işte...


Dünyanın uzak bir ucuna gitmek, mümkünse daha ahşap ama yine buna benzeyen bir kulübeye kağıtlar, kalemler, soğuklar, hüzünlü üşümeler iliştirmek istiyorum. Gelişlerim, gidişlerim, arkada bırakıp arkama dönmeyişlerim, özleyişlerim olsun duvarlarında. 
Sen olma. 

Bir soba, birkaç parça odun, bir avuç kestane ile bir göz kulübede... Keman kalem olur, kalem kılıç. 
...çıtır çıtır, başta biraz dumanlı, yakan şarkılar. 

Yüreğim demini alırken buğulanıyor gökyüzü.


Gökyüzüm.
Sen olma.